İktidarının Türkiye’nin savunma sanayiinde büyük bir atılım olarak pazarladığı “Altay tankları” projesinde yaşanan bir gelişme durumun skandal boyutunu açığa çıkardı.
Gövdesi Güney Kore yardımıyla yapılan tank projesi ile ilgili basında “Tüm Arap ülkeleri satın almak için sırada” diye manşetler atılmıştı.
Son günlerdeki bazı gelişmeler ile birlikte tankın bugüne kadar sadece gövdesinin Koç grubuna bağlı OTOKAR tarafından üretildiği ancak tanka motor bulunamadığı öğrenildi.
“Milli” olduğu söylenen gemi, tank, helikopter gibi savaş araçlarının hepsinin motorları uluslararası tekellerden alınıyor ancak alım esnasında firmalar ihracat lisansı şartı koşuyorlar. Maliyeti oldukça yüksek projelerin finansmanının sağlanabilmesi içinse ihraç edilmesi gerekiyor. Ancak savunma projelerinde motor gibi kritik parçaları tedarik eden ülkelerin ihracat lisansı vermesi şartıyla ihracat gerçekleştirilebiliyor. Son olarak Atak Helikopteri’nin Pakistan’a ihracı konusunda ABD yönetiminin izin vermemesi üzerine gözler diğer projelere çevrilmişti.
Benzeri bir sorun Altay tanklarında da yaşandı. Tankın motorları İngiliz Rolls Royce firması tarafından tedarik edilmesine rağmen, firma tankların dışarıya satılmasına engel koyuyor.
Ancak savunma sanayii ülke güvenliği ile ilgili bir konu olarak algılanmaktan ziyade, başka ülkelere satılması düşünülen tank, top, tüfek, helikopterden ve bunların rantından ibaret görüldüğü sürece ne ülkemiz savaş politikalarından kendini ayırabilir, ne de emekçiler açısından refah içeren günlere ulaşılabilir.