Başbakan Davutoğlu bir dizi ziyaret ve açılışlar yapmak üzere gittiği Balıkesir’de merasim öncesi halka bir açık hava toplantısı düzenledi.
Düzenlenen açık hava toplantısında çeşitli icraatlarını anlatan başbakan Davutoğlu sözü döndürdü dolandırdı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Tunceli ziyaretine getirdi.
Sayın başbakan ziyareti esnasında Bahçeli’nin Tunceli’ye gittiğini ancak bir tane bile Tuncelilinin elini sıkamadan geri geldiğini kendi maharetince hicvetmeye çalıştı.
Ama şunu unuttu zannımca, uzatılan el sıkılır.
Akabinde de kendisinin Tunceli ziyaretinden bahsederek;
“…Erzincan’dan Tunceli’ye geçtik.
Oradaki kardeşlerimizin bize gösterdiği muhabbet hafızalarımızdan hiç silinmeyecektir.
Hacı Bektaş’tan sonra Tunceli’de de Alevi vatandaşlarımızın sorunlarıyla ilgili kanaatlerimizi paylaştık.
Tunceli Üniversitesinde bir konferansta yeni Türkiye’nin temel esaslarını kardeşlik etrafında ortak tarih bilinci ortak istikbal bilinci etrafında nasıl düşündüğümüzü Tuncelili kardeşlerimizle paylaştık.
Tabii Tunceli ziyaretimizin en önemli ayağı cem evine yaptığımız ziyaret oldu.
Orada kardeşlerimizin Ali Mihman diyerek Hak Muhammet Ali diyerek bizi bağırlarına basması cem evinde gösterilen muhabbetin gönülden gönüle akan bir kardeşlik seli oluşturması yine bu ülkenin en büyük kaynağının insan kaynağı olduğunu bu insan kaynağının dayandığı temel zemininde ortak tarih bilinci olduğunu bir kez daha bize gösterdi.
Buradan Tuncelili kardeşlerime de bir kez daha selam ediyorum” dedi.
Hatta daha ileriye giderek Kürt ve Türk’ün kardeş olduğunu bu konuda ayrım yapanlarında kalleş olduğunu boğazı ağrıyacak şekilde bağırarak söyledi.
Bu söylem milliyetçi-ülkücü bir Türk olarak çok hoşuma gitti.
Sebebi de şu.
Biz senelerdir Kürt ve Türk’ün aynı ağacın dalları olduğunu, kardeş olduğunu bazı mihrakların bu tip söylemlerin aksini söyleyerek kardeşi kardeşe kırdırma peşinde olduğunu ve bu provokasyona gelinmemesini defalarca söylemiştik.
Hatta rahmetli başbuğumuz Alparslan Türkeş bey “Kürtçe konuşanlar ne kadar Kürtse biz de o kadar Kürdüz, biz ne kadar Türksek Kürtçe konuşanlar da bizim kadar Türk’tür” diyerek bu konuda duruşumuzu ortaya koymuştur.
Benzer duruşun ve söylemin Alevi-Bektaşi vatandaşlarımız içinde söylendiğimizin bilinmesi son derece faydalı olacaktır.
Sayın başbakanın bizim senelerdir söylediğimizi şimdi idrak ederek dillendirmesi çok hoşuma gitti.
Demek ki aklın yolu bir, geçte olsa doğru yerini buluyor.
Bizden epey gerideler kendileri bu konuda ama doğruyu görüp seneler sonra olsa da bizim çizgimize gelmiş olmaları sevindirici bir durum.
Sayın başbakan şimdi MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye bir söz ve bir duruş borçludur.
Kendisi geçtiğimiz grup toplantısında sayın Bahçeli için “terörist Seyit Rıza” dediği için aynı sözleri Tunceli’de söyleyemeyeceğini iddia etmişti.
Ama iddiasının tersine 2 gün sonra Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli tüm canlı yayın ekiplerinin gözleri önünde Tunceli Valiliği bahçesinde açık havada “Seyit Rıza teröristtir ve vatan hainidir” diyebilmiştir.
Şimdi bende sayın başbakandan Ankara’dan çıkıp Hakkari-Yüksekova’da veya Hakkâri şehir merkezinde benim için hiç fark etmez “Apo teröristtir, bu vatanın evlatlarının öldürülmesi talimatı vermiştir ve bu yüzden İmralı’da hapistir” demesini bekliyorum.
Eğer sayın başbakan bu duruşu sergileyemezse benim ve çok kimsenin kendisine karşı olan tüm samimiyetini kaybedecektir.
Gerçi usta-çırak ilişkisine baktığımızda bu isteğim hiçbir zaman gerçekleşmeyecek bir istek gibi görünüyor ama benimkisi de bir umut işte