Çığlık
Bir çığlığın içinde yakalarsın çocukları,
Duymamıştır, görmemişlerdir isteklerini duygularını.
Korkulur bir şey anlatılmaz gizlenir daha küçücük yaşında gizlemeyi saklamayı işlerler beynine.
Susarsın çığlık çığlığa susarsın.
Sadece duvarlar duyar çığlığını aynaya bakmaya korkarsın daha çocuk yaşta öğretirler susmayı, yap derler sus derler git derler evlen derler sadece derler ….
Hani çocuk gibi gülmek denir ya deriz ya hepimiz acaba onlar çocuk gibi gülmüşler midir doğum masasına yatırılırken ve masada çığlıklarını duyarabilmişler midir birilerine, o masum varlıklar savunmasızca gözlerinizin en dibine o masum gülüşü bırakabilmiş midir?
Biz kötüyüz ama onlar masum, yeni dökülmüş bir beton gibi siz onun üstüne ne koyarsanız hepsinin izi kalır, vücudunda, beyninde, yüreğinde,
Aydınlık yarınlara yeni çocuklar yetiştirecek çocuklar, bu bayrak yarışını erkenden kaybediyor ve yarınlarda geleceğin mirasçılarına bırakacak neleri kalıyor..
Çocukluğunu yaşayamayan çocuklardan gelecek bekliyoruz
Gülmeyi çocuklardan öğreniyoruz ve hiç düşünmeden ellerinden alıyoruz.
Yatırmayın o masalara,tutun ellerinden geleceğin doktorları yapın ki o masalara yatan kadınları onların doğurtmasına izin verin….
Rüzgarlı bir yerde yakılmış bir mum gibi savrulmasına izin vermeyin,mum değil ateş yakın ve geleceği aydınlatmasına izin verin.
Bırakın; Yakalamayın uçmak istediği yere uçsunlar geleceğe umuda yarınlara…..