1980 li yılların sonlarına doğru tanıştı Türkiyemiz Turizm alanındaki teşvik ve yatırım atağıyla.
Bacasız ekonomi dendi ve Akdeniz Bölgesi başta olmak üzere sahil kesiminde arazi tahsis edilerek başlandı vergisiz yap-işlet-‘devretme’ modeline.
Teşvikler sayesinde yeni bir zengin kesimi yaratıldı ilk önce,halbuki çalışacak kadroları oluşturacak doğru dürüst Turizm Meslek Okulları bile henüz yokken.Olsun zaten biz önce üst yapıyı yapar yapar sonra alt yapıyı yapardık bu kadarcık küçük detaylar önemsizdir her zaman.
Kılıç kalkan ekipleriyle havaalanı çıkışında karşıladığımız turist kafileleri bizi kesecekler sanıp uçaklarına geri kaçınca anladık birşeylerin dünyadan farklı gittiğini…
Düşe kalka ha patladı ha patlayacak beklentileriyle geldik günümüze…Yaklaşık 16 yıllık Turizm sektöründeki çalışma zamanımın en kötü 3 yılını yaşıyorum maalesef…Artan terör olayları,15 temmuz hain Fetö darbesi ve Doların yükselişine bağlı olarak artan maliyetler sayesinde mecburen küçülmeye ve iş güzü azaltmaya giden bir turizm dünyasıyla karşı karşıyayız.Kartel olmuş bir iki sarı sendika ve her devrin iktidarıyla kredi teşvik zincirine mahkum gözboyamacı acenteler ve otelciler birlikleriyle sorunu aşmaya çalışıyoruz hep beraber..Çalışanın adı hiç olmadı hiç de olamayacak zaten…Gelinen durumda kapanmak yada satılmak üzere olan binlerce otel,işten çıkarılan onbinlerce turizm çalışanı…
2017 Türkiyesinde turizmin geldiği durum bu kadar iyi işte…
Daha güzel yarınlar için artık çok daha geç kalmadan gerçekçi çözümler bularak Türkiye ye en çok döviz girdisi sağlayan bu sektörü mutlaka canlandırmamız lazım.
Çünki yakında ne baca kalacak nede bacasız fabrikalar…