İleriye gitmek için önce bireysel olarak kalkınmalıyız. Büyüklerimiz önce kendini kurtar diye boşuna söylememiş. Kendimizi bilgiyle, beceriyle donatacağız.
Sokağa attığımız her sigara külünün havaya karışıp önce üstümüzü başımızı kirlettiğini onları yıkamak için su ve detarjan harcadığımızı unutmayalım. Aynı kül havada uçuşurken soluduğumuzda, başta toz alerjisi olmak üzere solunum yetmezliği gibi rahatsızlıklara sebep verdiğini bilmeliyiz. Bunları tedavi etmek için büyük çoğunluğu yabancı olan ilaçları ithal etmek zorundayız. İthalat için yabancı para lazım. Yabancı paranın kaynağı yurtdışına satış yaparak gelir elde etmekten geçiyor. Satacak birşeyler olması üretmenize bağlı. Üretim maliyetli ve meşakkatli bir iştir. Kağıttan sandal yapmak için bile önce kağıt üretmeniz gerekir. Elbette kağıt katlama sanatı bilgisine ve becerisine sahip olmak şartıyla.
Sigaranın külünü çöp tenekesi yerine sokağa dökmenin maliyetini anladığımız an ekonomik bilinçlenme başlar ve zengin gelecek için hayal etmeye başyabiliriz.
Birileri kağıt bulmuş. Kalem bulmuş. Mektup yazmış. Sonra bunu ben yazdım diyecek birini bulmuş. O birisi ben yazdım dediği mektubu okutacak birilerini bulmuş. Okuyacak birileri üşenmemiş dinleyecek birilerini bulmuş.
Dinleyenlerin bir kısmı gönüllü dinleyiciymiş hemen hoşnut olup uyumuşlar. Bazı dinleyenler ise uyumamışlar. Okunanları değerlendirmişler. Görmüşler ki külü bile bile sokağa döküyorlar. Bundan kim, nasıl mutlu olacak?
Geleceği hayal etmek ancak bizden olan ve kendini bizden hisseden birileri ile mümkündür. Ekonomik bilinci olmayan insanlar ortak toplumsal hissiyata sahip olamazlar. Olduğu iddiasındakiler genelde yabancı güdümündedirler ve bunun farkında bile değildirler. Ekonomik geleceğini yabancılarda arayanlar bulundukları topluma yabancı olmaya başlarlar. Neticesinde el oğlunun yazdığı mektupla gelecek hayal ederler.
HAYAL(ET)
Bu makaleyi paylaş
yorum Yap