Hepimiz yabancıyız bu dünyada.
Sanırım ondan bu kadar hırs bu kadar mücadele. Yabancı olduğumuz bir yerde yaşayabilme yetisine sahip olmak ve kalıcı olmak için verilen mücadele bunlar.
Oysa ne gereği var sahiplenme duygusunun. Sonunda sana kalmayacağını bile bile ömür törpüsü yapıyoruz hırslarımızı.
İstek ve arzularımızı.
Her seferinde nefsimize yenik düşüp kaybedip,kaybedip yeniden anlamsız bir mücadeleye başlıyoruz.
Nefsimizin yarattığı “Put”lara tapar halde yaşamak insan oğluna ait bir saçmalık.
Asaf Halet Çelebi’nin mısraları ne kadar güzel anlatır bunu;
ibrahim
içimdeki putları devir
elindeki baltayla
kırılan putların yerine
yenilerini koyan kim
güneş buzdan evimi yıktı
koca buzlar düştü
putların boyunları kırıldı
ibrahim
güneşi evime sokan kim
asma bahçelerinde dolaşan güzelleri
buhtunnasır put yaptı
ben ki zamansız bahçeleri kucakladım
güzeller bende kaldı
ibrahim
gönlümü put sanıp da kıran kim…
Asaf Çelebi Hz.İbrahim’e seslenir ve yardım ister.
Hz ibrahim’in Babil imparatoru Buhtunnasır zamanındaki Mücadelesine atıfta bulunarak.
“İbrahim
İçimdeki putları devir
Elindeki baltayla”.
derken nefsinden bahseder Çelebi Ve mısralarını dostluğu kardeşliği bilmeyenlere serzenişle bitirir ;
“Gönlümü put sanıp kıran kim ?”
Diye nesf mücadelesinde yenik düşen dostlara figan eder.
Hepimiz yabancıyız bu hayatta,
Hepimiz yolcuyuz aynı zamanda.
“Dünyaya geldiğim anda
Yürüdüm aynı zamanda
İki kapılı bir handa
Yürüyorum gündüz gece”
Aşık Veysel zamanın da uyarmış uyarmasına da biz kapısından girdiğimiz hanı bize kalacak sanıyoruz. Oysa arka kapıdan çıkmamız an meselesi.