İki kurbağa derin bir yoğurt kabının içine düşmüşler.
Biri biraz çırpındıktan sonra kurtulamayacağını anlayarak ölür, diğer kurbağa ise elinden gelen her şeyi yapar.
Çırpına çırpına ayağının altında bir tereyağı tepeciği oluşturur ve o tepeciğin üzerine çıkarak kurtulur.
Ev sahibi gelince kurbağayı yoğurt kabının içinden tutar ve özgürlüğüne kavuşturur.
Çileli hayat bizleri dalgalar halinde bir birini izleyen çukurların içine düşürebilir.
Sağlığımız, paramız, eşimiz, işimiz, arkadaşlarımız çilemize dönüşebilir.
Hiç bir çile dalgası kalıcı değildir.
Yılmamalı, yıkılmamalı insan.
Sabretmeli, direnmeli, çırpınmalı eğer bu çırpınma sonuç vermiyorsa bir başka çırpınma şekli aranmalıdır.
Hayatı hareketlendiren çilenin yarattığı canlılık çırpınışıdır. Hatta hayat harekettir.
Nehirler kokuşmaktan hareketle kurtulur.
Huzur ve sağlık hareketle beslenir.
İnsan yaşlandığı için duraklamaz tam tersi durakladığı için yaşlanır.
Kısacası demem o ki,
Huzur bereket ve başarı her zaman zora talip olanlara gelir.
Öyle ise amacımız daha iyi sonuçsa zoru seçin.
Zoru sevin ve zorlukla savaşın.
Ne demiş ünlü sosyolog?
Basit olanı herkes sever amaç zor olanı sevmek ve başarmaktır.
Zira zor kazanılanlar en değerli olanlardır.
O halde bize düşen ise o değeri korumaktır.
İlgi ve bilgilerinize sunulur.


