Sınırımız epey zamandır bir hayli gergin günler geçiriyor.
Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) militanlarından kaçarak canını kurtarmaya çalışan Kürtler ve Ezidi’lerin getirdiği hareketlilik bu.
IŞİD militanlarının sınırımıza 250 metre yakınındaki bölgeye kadar gelmesiyle bir hayli renk kazanan bu durum Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanı yani başkomutanı Recep Tayyip Erdoğan’ı da harekete geçirdi.
Gerekirse askeri müdahaleden bahseder olmasına sebebiyet verdi.
Türkiye Cumhuriyetine karşı silahlı bir isyan başlatıp kendince belli çapta yolalmış PKK-PYD veya adı her neyse konuyla alakalı görüş bildirmeye başladı.
Cemil Bayık çözüm sürecinin bittiğini söyler hale geldi.
Cemil Bayık baktı olacak gibi değil “bu adamlar kelle kesiyor bir operasyonlarında 300 militanımı kesiyor ben en iyisi Türkiye’ye döneyim de hiç olmazsa karizmayı çizdirmeyeyim” dedi.
Çünkü Türk ordusu bu tarz bir eylemde garnizon bahçesindeki bayrak direğinde asılı bayrağı indiren bir kimseye müdahale bile etmiyor.
Bu hem onların kendine olan güvenlerini tazeliyor, hem de uluslararası kamuoyuna gereken mesajı veriyordu.
Oysa şu anda milletvekili maaşı alan ve TBMM gibi bir kurumun çatısı altında barınan Aysel Tuğluk bile elindeki bir taş parçasını Türk askerine atabiliyor ve hiç bir şeilde de cezaya çarptırılmıyor.
Aynı Aysel Tuğluk keşke IŞİD militanlarına karşı Kobani’de ki Kürtler için de yapabilseydi.
Ben o zaman delikanlı derdim işte kendisine.
Türkiye’nin solunu CHP’den alma projesinin yumuşak yüzü Selahattin Demirtaş ise bu aralar hiç konuşmamayı tercih etmiş durumda.
Bakalım bu suskunluğunun sonucu ne olacak?
Hadi bakalım hayırlısı.
Seyretmeye devam.