Kadın acılarında yalnızmış;
Karşımda oturan ve çaresiz gözlerle bana bakan küçücük bir kadın, içeri girerken kapıyı yavaşça kapatmasından çaresizliğini hissettim, yüzüme bakmadan konuşuyordu.
İlk söylediği ben berdelim abla dedi, öz amcamın oğluna berdel edildim, bir anda dolu gibi inmeye başladı acısı gözlerinden.
Sadece ağla diyebildim, ağladıkça içindekiler dökülüyordu, abla ben on altımdaydım eşim on dört.
Evlendirdiler, sormadılar bize, aileler verir kararı söz hakkımız YOK YOK YOK !!!!!
Yok dedikçe beynim yüreğimle savaş verdi, yedi yıllık evlilermiş, berdelimin üç çocuğu oldu, bizim olmadı, biliyor musun aileler suçu bende biliyor ama sorun eşimde ama diyemiyoruz, söyleyemiyoruz.
Neden dedim neden söylemiyorsunuz, ERKEKTİR!!!
O zaman eşimi adam yerine koymazlar yok sayarlar aile içinde dışlarlar diyemem ki onu bu duruma getiremem!!!!
Biliyor musun bu son şansım abla; Buraya göç ettik tedavi olmak için gebe kalamazsam eşimi evlendirecekler derken; kafasını gömdü iki dizinin arasına ve hıçkırıklarına benim gözyaşlarım karıştı o ağladı ben küfrettim.
Kimsen yok mu yanında dedim, kimsem yok benim burada eşimden ve evin duvarlarından başka, benim arkadaşım sırdaşım evin duvarları, onlar biliyor isyanımı, acımı, kimseye diyemediklerimi duvarlarla konuşuyorum ben dedi.
Ablaaaa yardım et dedi, yardım et ilk defa gördüğü bana hiç tanımadığı ama güvenmek istediği lanet olsun bu düzene, lanet olsun töreye bu kadar acımasız olmalarına, isyan ettim bir kez daha ağladık birlikte çocukluğumuza, kadınlığımıza, susmalarımıza ve töreye……
Sonra içe atılmış kurutulmuş unutulmuş umudu aldık yanımıza ve yola çıktık birlikte.
Giderken ki sımsıkı sarılması ve dilinden dökülen ‘abla kızım olursa sana and olsun adını vereceğim’
Oturdum ve dedim ki,
Bu kadar kötü bir dünyanın başka bir cehennemi var mıdır acaba ?