Ve nihayet beklenen tarih geldi çattı.
Zaman her vakit olduğu gibi yine su gibi aktı geçti.
Adayların aylardır hatta yıllardır beklediği MHP kongresini gösterir oldu.
Hiçbir genel başkan yoktur ki başında bulunduğu partisinin iktidar olmasını istemesin.
Oysa iktidar olmak tam anlamıyla bir kadro ve birikim işidir.
Eğer düzene göre bir kaos ortamı sonrasında kurulmuş bir parti iseniz bu kadro işini yetişmiş elemanlarınız olmadığı için sizin yerinize birileri yapar.
Sonra da adına “Bizim Çocuklar” der.
Ama eğer MHP gibi varoluşunun her zerresinde kurulduğu ilk günden beri bedelini ödemiş ve bugüne gelmiş bir partiyseniz kadrolarınız zaten alttan yetişerek gelmektedir.
Tabi eğer bir takım ayak oyunlarına, tuzaklara bulaşmamış ve gençliğinizin kırılmasına sebebiyet vermemişseniz.
Bu noktadaki hassasiyetini tüm tahriklere rağmen bozmamış Devlet Bahçeli bu konuda sınavı geçmiştir kanaatindeyim.
Ne Ümit Özdağ gibi artan PKK eylemlerinden sonra “Türk milletinin silah kullanma hakkı doğmuştur” demiştir, ne de Koray Aydın gibi “Ülkücüler sokaklara inmelidir” diye slogan vari söylemler sarf etmiştir.
Devletin ve milletin bölünmez bütünlüğünü sağlama işinin birinci dereceden şanlı Türk ordusu ve kahraman Türk polisinin işi olduğunu Ülkücü Gençliğin ise eğitimini tamamlayıp devlet kadrolarında olmaları gerektiğini savunmuş ve söylemiştir.
Bu davranış biçimi her ne kadar sokakta olmaktan en büyük zararı görmüş ihtilal öncesi ülkücü kuşak tarafından eleştirilse de eleştirenlerin çocuklarının hemen hepsi eğitimlerini en üst seviyeden tamamlayıp sosyal hayatlarına devam ettikleri de gözlenmektedir.
Buradaki söylem ve eylem tutarsızlığı bariz ortadadır.
* * *
MHP 10. Olağan Kongresine dönük geçmiş değerlendirmelerimin birinde “MHP genel başkanı olacak kişinin Doksanlılar Grubunu ve Doksanlı Kuşağı göz ardı edemeyeceğini eğer ederse hem kendi yönetimi hem de hareketin geleceğiyle alakalı eksiklikler oluşabileceğini yazmıştım.
Bu kadar kesin ifadeler kullanmamın elbette sağlam dayanakları var.
Doksanlı Kuşağın tamamı olmasa da tamama yakın çoğunluğu hiçbir lekeye bulaşmamış ve ekonomik anlamda kimseye muhtaç olmadan yaşamaktadır.
Sosyo-politik iletişim tekniklerini en üst düzeyde kullanıp propaganda teknikleri ile ilgili bilgi ve beceriye sahiptir.
Günümüz teknolojilerine yakın olup çağımızın en büyük teknoloji olayı interneti sadece sosyal paylaşım sitelerinde değil hayatın her tarafında kullanma becerisine sahiptir.
En azından bir soru sorulduğunda konuyu dönüp dolanıp ihtilal öncesi maceralarına getirmemektedirler.
MHP Olağan 10. Kongresinden sonrasında genel başkanlık makamına oturacak olan sayın aday her şartta Doksanlıların genel başkanı olacaktır.
Ancak teşkilatın ve dolayısıyla Ülkücü Hareketin etki alanını artırmak ve toplumun en ufak noktasına kadar ulaşabilmek için politize olmamış, hiçbir şekilde kire pisliğe bulaşmamış Doksanlı Kuşağın yapının içinde en üst düzeyde temsilini sağlamakta sayın genel başkanın görevleri arasında olmalıdır.
Çünkü mahkeme kadıya mülk değildir.
Ülkücü Harekette makamlar alttan yetiştirilerek gelene teslim edilmek üzere ödünç alınan koltuklardır.
Bu bağlamda kongremizin ocak ruhunu yitirmemiş ocak terbiyesinden kopmamış ve en önemlisi ocağını ocak gibi benimsemiş ve yaşamışların MHP yönetimini bir sonraki dönemde ele almak üzere genel merkeze yerleştirileceği kongre olmalıdır.
Unutulmasın ki; Doksanlılar bu konuda dün de hazırdı, bugün de hazır.
Bu vesileyle 04 Kasım 2012 tarihinde yapılacak olan MHP 10. Olağan kongresinin, yarışacak bütün adaylara hayırlı bir yarış olmasını temenni ederim.
Çıkacak sonucun Turan Davasının önünü açmasını ve bu kutlu dava için hayırlara vesile olmasını dilerim.
Vesselam… 03 kasım 2012