Fatih Sultan Mehmet çocukluğunda biraz yaramazlık yapınca babası olan 2. Murat han “ne kadar yaramaz bir çocuksun” senden adam olmaz diye çıkışır. Orada bulunan ve velayet kalp gözü açık olan Akşemseddin Hazretleri hafifçe gülümseyerek şöyle der; “Peder ne der, Kader ne der”
Yukarıda ceddimizden aldığımız kıssadan hisse bugünlerde başımızda dolanan Rahip Brunson sarmalı ile benzerlik taşıdığı için sizlerle paylaştım. Kendini hala Dünyanın en güçlü ülkesi olarak gören ABD’nin dış borcu 20,4 trilyon dolar, Türkiye’nin borcu 405 milyar dolar ve ABD balonu iyice şişti patlayacak kadarda gerildi. Trump kendini bu borç batağından kurtarmak için en az borçlu Ortadoğu ülkelerine ve kendi uzantısı olan Venezüella’ya yaptırımlar uygulayarak sömürge haline getirim kana susamış bir vampir edası ile kaynaklarını emmeye çalışmaktadır. Geçmişinde defalarca batmış ve daha sonra medya ayağında ve reklamda başarıya ulaşmış bir iş adamı kimliği ile yine aynı şeyi yapmanın peşinde. Vitrine oynayan Trump, ülkesinin müttefiklerini tek tek kaybetmeye başladı. Fransa, Almanya gibi ülkeler geleceğin süper gücünün Türkiye olacağının farkında ama geç kalınmış bir farkındalık. Katar, Rusya, İran ve Çin bunun çok daha evveli farkına vardı ki Irak ve Suriye bunu kabullenmiş durumda. Trump vitrine alışmış ve medya da boy gösterip isim satarak para kazanmaya alışmış bir hazırcı olarak aynı ticari anlayışı ülkesinin borçlarını ödemek için devlet başkanlığı seçimlerinde söz verdiği İsrail’e yaranmanın, onlardan gelecek yatırımları kapmanın peşinde. Kendi dini anlayışı ile dahi ters düşerek Yahudi İsrail devletine hizmet etmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti’ni bir muz ülkesi sanan Trump ne kadar sert bir kayaya çarptığını anladığında yanında müttefik olarak bir İsrail bir de İngiltere kalmış olacak. Tabi 3-5 tane adını bile duymadığımız ülkeleri saymazsak.
Dünya lideri olarak görülen ABD dünyanın en borçlu ülkesi olarak bu cesareti nereden buluyor sorusuna gelirsek; Amerika geçmişi olmayan bir ülke ve dünya milletlerinden kurulu bir toplumu var. Milliyeti yok yani. Bu nedenle de tüm ülkelerden yeni dünya ve umut beklentileri ile bu ülkeye göç etmiş insanların hatırı sayılır yerlere ve mali güce sahip olması ile tüm dünyada kişisel temasları ve de dostlukları ile elde ettikleri kişisel başarılarını ABD ismini verdikleri ve yeminle bağlı oldukları ülkelerine maal etmeleri sonucu bu ülke şımarmış ve bu günkü şımarık çocuk edasına bürünmüştür.
NATO’dan çıkma tehdidinde bulunacak kadar alçalan ve NATO’nun kurucu ülkesi olarak bilinen ABD aslında geleceğini hazırlayan batışın işaretlerini çok net veren bir psikoloji içindedir. Öyle ki ülkesinin en çok ithal ettiği alüminyum ve çelik sadece Türkiye’den geliyor diye yaptırım adına vergilerini % 100 yükseltmesi kendi ayağına sıktığı bir mermiden daha farklı bir şey değildi. Ülkesinin tüm esnaf odaları ayağa kalktı ama kulakları sağır olan Tramp İsrail aşkı ile gözleri de körelmiş durumda. Çevresinde İngiltere ve İsrail hariç kimsenin kalmadığı bu şımarık çocuk eline aldığı bir çomakla körebe cilik oynuyor ve tüm dünyayı tehdit ediyor.
Bir yanda ABD -İsrail ve İngiltere, öte yanda Türkiye- Rusya- İran- Çin- Katar- Azerbaycan-AB ülkeleri… 3. Dünya savaşı topla tüfekle değil ekonomik yaptırımlarla başladı ve bunun daha ötesi ülkelerin yönetimlerine müdahale ile büyüyebilir, Dünya savaşının cepheleri de bellidir. Cephenin biri Türkiye Cumhuriyeti, diğeri ABD balonudur. Ekonomisi en zayıf ülkeler sınıfında bulunan ABD’nin yapmak istediği köleleştirme, sömürgeleştirme, ele geçirme ve eski şaşalı günlerine geri dönme. Batmış bir iş adamının iflasını açıklamadan önceki çırpınışları var ABD’nin tavırlarında.
VELAYETİN GÖRDÜĞÜ
Bu şımarıklığın sonu ebebeyinlerden gelecek bir şamar yada acı bir kulak çekme olacak gibi, eceli gelen it Camii duvarına işermiş.. Avrupa Türk’ü iyi tanır ve ABD daha bir çocuk olduğu için tecrübe ediyor sadece…