Eski dosttan düşman olmaz diye bir atasözümüz vardır, bilmeyenimiz yoktur.
Bir de öküz öldü ortaklık bitti diye, onu da bilmeyenimiz yoktur.
Fetullah Gülen cemaati ile AKP birlikteliği vardır ki onu bilmeyen hiç kimse yoktur.
7 den 70 e herkes bilir ve tasdik eder bu birlikteliği.
Hatta ve hatta o kadar sağlam bir birliktelik ki öküz öldüğünde bile bitmeyecek bozulmayacak bir ortaklık şeklinde.
Ama ne olduysa 1 yıl tam 1 yıl önce birden bir şey oldu ve ne öküz ne ortaklık ne dost ne düşman kaldı.
Bu durumdan itibaren de “Yıktın perdeyi eyledin viran/Varayım sahibine haber vereyim heman” sözü devreye girdi.
Yani perde yıkıldı oyun bitti.
Evet, oyun bitti değerli okuyucularım OYUN BİTTİ.
Tabi oyunlar iki taraflı oynanır.
Bir taraf galip gelir bir taraf mağlup olur.
14 Aralık sabahı ikinci devresine şahit olduğumuz “paralel olimpiyatlar”da taraflar durumu eşit hale getirdiler.
Hükümet ile eski dostu Fetullah Gülen cemaatinin “paralel olimpiyatlar ”da ki ikinci randevusunu hükümet kazanmış gibi görünüyor.
Bu durumda 17-25 Aralık’ta cemaatten şandel tabir edilen yerden golü yemesinden sonra yan hakemin golü iptal etmesiyle halk nezdinde yan yatan hükümet, sonrasında toparlansa da yediği golü çıkarmak için tam 1 yıl bekledi.
Nihayetinde dünkü dostunu önce ekonomik tacizleri sonrasında inde yaşayan hayvanlara benzeterek inlerine kadar gireceğiz söylemini geliştirip 14 Aralık operasyonunu yaptı.
Direkt olarak cemaate yönelik olan bu operasyonlarda kullanılan argümanlar işin devlet işi olduğunu şahsileştirilmemesi gerektiği savunmasını yaptırıyor hükümet tarafına.
Milli damat Reza Zerrab düğününde topladığı altınları İran transferinden sonra Halkbank genel müdürü olan şahısla boyu kadar banknot yığını önünde poz vermiş ve savcılıkta serbest bırakılmıştı.
Ne tesadüftür ki aynı savcı bugün 14 Aralık operasyonunu yöneten savcı.
Adı da İslam.
Bakalım sayın savcım görevini yaptıktan sonra ülkede neler konuşulacak.
Basının ve kamuoyunun tam da seçim arefesinde seçim barajının kaldırılması ve 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarını konuşacağı sırada yapılan bu operasyon zamanlama olarak cuk diye oturdu gibi.
ZAMAN Gazetesi ve Samanyolu TV’ye karşı yapıldığı gün gibi ortada olan operasyon esnasında alınan kişilere isnat edilen suç ise çok enteresan.
Gazeteciler ve dizi yapımcılarının, 2014/133596 sayılı soruşturma dosyası kapsamında “Türkiye Cumhuriyetinin egemenliğini ele geçirmek amacıyla…” teşekkül oluşturup devleti ele geçirmek istemeleri çok ilginç doğrusu.
Bir gazeteci istese istese cumhurbaşkanlığı köşkünde cumhurbaşkanının elinden basın ödülü almak ister.
Veya bir dizi senaristi veya yapımcısı istese istese başbakanının elinden yılın en iyi dizisi ödülünü almak ister.
Ülke yönetimini değil.
Bu arada diyeceksiniz ki polisler var onlar ne iş?
Onlarda şöyle;
Türkiye’de kurumlar kendi içlerinde hemen hemen aynı hiyerarşik yapıyla hareket ederler.
Yani askerde, poliste, milletvekillide, bakanda bir üstüne bilgi vermeden onun emri olmadan şahsi olarak kendi başına bırakın memleketin yönetimini ele geçirmeyi sigara içmeye dahi gidemez.
Zaten bu dediğimi sevgili hemşerim eski bakan Erdoğan Bayraktar 17-25 Aralık sürecinin başında istifa ederken çok veciz bir şekilde teyit etmişti.
Ne demişti sayın bakan, “Tayyip Erdoğan’a sorun bu sorularınızı. Benim yaptığım her şey onun imzasıyla yapıldı. Yani benim kadar o da biliyor” mealinde bir şeyler işte.
Ama bu hiyerarşi yok mu bu hiyerarşi.
Sonra bu söylediklerini ona karalahana dolması yutturur gibi geri yutturmuş ve o günden sonra da sesini kesmişti.
Neyse alan aldı satan sattı.
“Burası Türkiye burada her şey olur şaşırmayın” sözünü bozup “Burası Türkiye burada sadece iyi güzel şeyler olur” dedirtmek için iktidara gelenlerin iktidarında güzel şeyler oluyor (!)
Sözü şuraya getireceğim.
14 Aralık sabahı alınanlar arasında emniyetçi bir kardeşim var.
Gece yarısını epey geçkin bir saatte kendisiyle görüştüğümde “Bir şey olmaz kardeşim sen milliyetçi-muhafazakâr bir adamsın. Dinini, bayrağını seversin, vatana ihanetin içinde olmazsın, Allah büyük, güzel şeyler düşünelim” demiştim.
Nereden bileyim Fuat Avni efendinin yayınladığı tweetin konuşmamızdan 2 saat sonra harfi harfine gerçekleşeceğini.
Sen sakın başını öne düşürme kardeşim dik dur.
Namazlarını aksatmamaya çalış.
Gerisi Allah’ın takdiri.
Sen bu vatana ihanet etmedin. sen bayrak indirmedin, sen devlete kurşun sıkmadın, sen yetim hakkı yemedin, sen haksız kazanmadın.
Sen aldığın emir dışında hiçbir şey yapmadın.
Ve bu ülke için daha neler yapabileceğini ben biliyorum.
Dün başı türbanlı bacılarımızı ağlattı diye senin verdiğin oyla iktidara gelip iktidarı ele geçirenler bugün de seni suçsuz yere içeri alıp senin türbanlı eşin ve başında türbanıyla ülkemizi yurt dışında temsil eden sporcu kızlarının gözüne yaş düşürdüler.
Ne diyelim kardeşim, Allah var dert yok.