Rıza Sarraf’ın ABD Miami’de yakalanarak hapsedilmesinden sonra farklı bir boyut kazanan “17-25 Aralık” soruşturma dosyası gündemdeki sıcaklığını korumaya devam ediyor.
İran’lı işadamı Babek Zencani’nin iran’da tutuklanıp idama mahkum edilmesinden sonra ABD’de yakalanarak savcıya ifade veren gizli kasa Rıza Sarraf verdiği ifadelerde Türkiye’de milyonlarca dolar rüşvet dağıttığını itiraf etmişti.
İtirafları arasında Türk bakanlar ve bürokratlarında olduğu göze çarpan Sarraf’ın kefaletle serbest bırakılma talebi ise ABD makamlarınca reddedilmiş ve tutukluluk süresinin devamına karar verilmişti.
Konuyla ilgili sorulan bir soruya cevap veren Yaasav Başkanı Murat Aslan; “17-25 Aralık dosyası; yargının dizaynı açısından öncesinde de devam eden süreci, hukuktan, anayasadan tamamen kopulan çılgın bir noktaya taşımıştır. Her ne kadar yürütmenin tam kontrolünde araçsallaşan yargı tarafından kapatılmaya çalışılsa da toplum vicdanında hiçbir zaman kapanmamıştır. Türkiye’de yargının söndürmeye çalıştığı yolsuzluk ateşi ABD’de patlak vermiştir. Üzücü olan böylesi önemli bir soruşturmanın başka ülkelerin yargısı eliyle gerçekleştirilmesi ve toplumsal kesimlerin adalet beklentisini başka bir ülkenin yargısına emanet etmeleridir. Bu durum aynı zamanda yargının içerisinde bulunduğu kriz halinin en açık göstergesidir. Ülkemiz yargısı açısından utanç verici bir durumdur. Yargının bu utançtan kurtulabilmesi için 17-25 Aralık soruşturmasının yeniden açılması ve etkin bir soruşturma yürütülmesi gerekmektedir.
Nitekim, CMK 160, 170, 172 ve TCK’nın 8, 11 ve 13. maddeleri uyarınca da ABD’deki dosyada yer alan iddialar ister yeni delil niteliğinde olsun isterse yeni bir suç niteliğinde olsun soruşturma yeniden açılmak zorundadır. 17-25 Aralık dosyalarındaki belgeler yeterli olmakla birlikte ABD’de ortaya çıkan belgelerin de istenilmesi suretiyle soruşturma başlatılmalıdır. Bugün bu yola gidilmezse, gelecekte AİHM’in etkin bir soruşturma yürütülmediğine ilişkin kararı sonrasında CMK 172 uyarınca zorunlu olarak 17-25 Aralık dosyası yeniden soruşturma konusu olacaktır. Bundan kaçış yoktur.
Dolayısıyla, bir taraftan Türkiye’de soruşturma açılması için çaba sarf ederken diğer taraftan da yargı hizmetlerinde uluslararası işbirliği çerçevesinde ABD’de devam eden soruşturma için uygun yasal araçlarla işbirliği yöntemleri geliştirilmelidir. Ne yazık ki böyle bir iradenin mevcut yönetimden beklenmesi, bugüne değin uygulamaları dikkate alındığında çok fazla bir anlam ifade etmiyor. Bu yüzden yapılması gereken, örgütlü toplumun Reza Zarrab soruşturmasının takipçisi olması ve her platformda bu konunun gündeme taşınmasıdır” dedi.