Malumunuz bu yılda 29 Ekim’de Cumhuriyetimizin 91. Kuruluş yıldönümünü çeşitli etkinlik ve anma programlarıyla geçirdik.
Eski kıvamında olmasa da devlet törenleri, resepsiyonlar derken birilerinin korkulu rüyası olan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı geçti gitti.
Bu yıl başka bir önemi de vardı Cumhuriyetimizin 91. Kuruluş yıldönümünün.
Çünkü şerefsiz kahpeler Diyarbakır’da eşiyle birlikte pazar alışverişi sırasında bir subayımızı arkadan vurmuşlar şehit etmişlerdi.
Aynı gün yine şerefsiz kahpe dölleri dün kurşun sıktıkları canlarını aldıkları kanlarını yere döktükleri Mehmetçiklerin nezaretinde sınır dışına çıkarak sözde savaşmaya Ayn El Arap (Kobani) bölgesine ağır makineli Doçka adı verilen silahlarla çıkış yapmışlardı.
Ne tesadüf değil mi bunların hepsi Türkiye Cumhuriyetinin kurulduğu günün yani 29 Ekim 1923’ün yıldönümünde denk geldi.
Havaların soğuk olmasına rağmen devlet erkânımızdan herhangi birinin hastalanmaması bu kadar olumsuzlukta millet olarak mutluluğumuz oldu.
Gerekli makamların 29 Ekim kutlamalarına ait açıklamaları ve tören konuşmalarını da dinledik bu bayramda.
Ama bir tanesi vardı ki devletin koltuğunda oturup ta böylesini konuşanı hiç görmemiştik.
Bahsetttiğim değer Ürgüp’ün yeni kaymakamı beraber yediğimiz içtiğimiz kardeşim Alper Balcı.
Kendisi Trabzon Maçka’dan son kararname ile Nevşehir Ürgüp’e gönderilmiş bir Anadolu yiğidi.
12 yıl önce başladığı devlet görevini şerefiyle sürdüren bir kaymakam.
Doğru bildiğini söylemekten çekinmeyen, hesabı kitabı bir yana bırakarak devletine hizmet, milletine hizmetkârlık derdine düşmüş bir nefer.
‘Yaşasın Büyük Türk Milleti, Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti, Yaşasın Cumhuriyet, Ne Mutlu Türküm Diyene’ diyerek bir konuşmada “Türk” kelimesini sınırları aşacak kadar da kullanabilen cesur bir Türk oğlu Türk.
Kaymakam Balcı konuşmasının diğer kısımlarında aynen şunları söylüyor;
“En önemli Bayramımız, varoluşumuzun sebebi Cumhuriyetimizde, devletin hükümetin temsilcisi olan kaymakam çıkar, vatandaşına, hizmetkarı olduğu halkına seslenerek mesajını verir.
Atatürk ve silah arkadaşlarının, aziz şehitlerimizin, bu vatana vermiş olduğu hizmeti, bizim size hatırlatmak gibi bir sorumluluğumuz var onun için bu konuşmayı yapıyorum.
Cumhuriyeti anlatacağım sizlere: Cumhuriyet, şimdiki yüreklerin Karaman Ermenek’te 18 işçimiz için atmasıdır, daha geçen gün Hakkari Yüksekova’da kahpece şehit edilen üç tane vatan evladı için yüreğin atması, onun için tepki verilmesidir, ondan bir hafta önce Bingöl meydanda emniyet müdürümüze yapılan saldırıda şehit olan emniyet müdürü için yüreğin atmasıdır.”
Evet aslan kardeşim benim, seninle gurur duyuyorum.
Çok haklısın, Cumhuriyet aynen dediğin gibi yüreklerin toplumsal olaylar karşısında aynı anda atmasıdır yeri geldiğinde.
Bu sözlerin birçok vatan evladının tercümanı olmuştur senin dilinden.
Hem de Türk düşmanlığının prim yaptığı neredeyse Türk kelimesinin günlük hayattan silindiği bir zamanda.
Senin bu şekilde hareket etmen inşallah bu milletin uyanmasına vesile olur.
Halen daha bu memleketin bekası için mevki ve makam hesabı yapmayanların var olduğunu birilerine bildirir.
O klişe tabirle kemiğe dayanan bıçağın vatana ihanet içinde olanların ve kast içinde olanların kalbine saplanması için uyanışa vesile olur.
Selam olsun Türk’ün var olma mücadelesinde ayakta kalan yiğitlere, selam olsun kahpe düzene karşı hesap kitap yapmadan anasından emdiği helal sütün hakkını verenlere, selam olsun Ne Mutlu Türk’üm diyebilenlere.
Selam olsun…