Haber Ülkesi

Ahlar, Vahlar…

Ahlar, Vahlar…
Uğur DEMİR
Uğur DEMİR( ugurdemir@haberulkesi.com.tr )
23 Ağustos 2021 - 0:35

Devlet malı deniz, yemeyen keriz. Ülke siyasetinin dilimize kazandırdığı bir deyim. Bir dönem halk arasında çok yaygın kullanılırdı. Bu ve benzeri dilimize yerleşmiş deyimler aslında bir nevi genel ahlaka aykırı, doğru bulunmayan ve bir taraftan da bu durumun bilinmesine rağmen yapılan işlere karşı bir sitem, taşlama, uyarma hatta yerme ve öfke anlatımıdır. Ne yazık ki bu tarife uyan çok sayıda deyim ve atasözümüz var. Neden?

Hepimiz güzel manzara gördüğümüzde burada evim olsa da yaşasam deriz. O güzelim manzaranın içine koca koca beton bloklar yapar karşı binanın tuvalet penceresine bakar manzaranın keyfini çıkarırız. Oysa o manzarayı gören yerdir güzel olan. Güzel manzaranın olduğu yeri koruyacaksın. Manzarayı gördüğün yeri ise herkesin ulaşabileceği keyif alacağı hale getirmeli ki, güzellikler ortak keyif aldığımız değerlerimiz olsun. Gelecek nesillere aktarılabilsin.

Orman ne güzel deyip, içine barakalar inşa ederiz. Barakalar sonradan evrim geçirirler koca koca sitelere dönüşür. Aynı evrimleşme sürecini kıyılarımızda, göllerimizde derelerimizde iyi güzel her yerde görebiliriz. Okullarda bitkilerin, hayvanların, insanların kısaca canlıların zaman içinde çeşitli evrimler geçirdiği öğretildi. Zamanla gördüm ki İnsanımız becerisiyle bilime katkı sağladı. Beton evrimleşti. Küçücük bir barakadan dev gökdelenlere evrimleşti.  Allah’ın yarattığı dağı, taşı, kumsalı, ormanı, ırmağı, gölü, denizi beğenmedik. Irmağa burada geniş geniş akma sana beton kanal yapalım buradan ak dedik, kıyı şeridine güzelim plajlara dağlardan taş toprak getirip yol yapıp birde üzerlerine beton binalar yaptık. Peki dur diyecek kimse yok muydu?

Elbette insanların koyduğu kanunlar vardı, ancak uygulayacak olan yine insan. Sınırsız ihtiyaçları sınırlı doğa imkanlarıyla karşılamaya çalışıyoruz. İktisat ilmi bu işi çözecekti ama hırs, aç gözlülük, bencillik, vb. duyguların çözümü olmadan olmuyor.

Kısa süre içerisinde orman yangınları, sel felaketleri yaşadık. Yaralar kanarken bir dertten diğerine geçiyoruz. Hepsi de “görülmemiş felaket”. Bunu söyleyenler utanmalı. Felakete sebep olan doğa olayları aynı yerlerde geçmişte de olmuş. Biraz büyükleri dinlesek anılarında anlatıyorlar. Bilimsel kayıtlar doğruluyor. Dere aynı vadide sel yapmış, deniz aynı yerde kabarmış, toprak aynı yerde kaymış, deprem aynı bölgede olmuş. Halk, halkın içinden çıkan siyasetçi, bürokrat, yetkili, kim varsa “Devlet malı deniz, yemeyen keriz” deyip aynı yerlere akıl, bilim, kanun, tecrübe tanımadan beton yapıp, doğaya fındık kadar bile olmayan aklımızla meydan okumuşuz.

İnsan üzülüyor içi parçalanıyor yitip giden canlara, yok olan servetlere. Yıkımın bu kadar göz göre olmasına yürek dayanmıyor. Peki bu ahları, vah çekmeleri hak ediyor muyuz? Belki bu soruya samimi cevap ve gereği geleceği kazandırır.

Uğur Demir
Feneryolu Ağustos 2021

Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir, haberleri kopyalamayınız.