Gara’da 13 Can, Mecliste İdam!

Hükümet olmak, yönetmek, sorumluluk altına girmek vebal işidir diye hep söyledim yine söyleyeyim.

Toplumu oluşturan bireyleri ve kurumları, kurumları oluşturan birimleri sevk ve idare bir bilinç ve feraset işidir.

Başına gelebilecek olayları önden tahmin etmek ve gereken tedbirleri almak eğer tedbir alamamışsa gereğini yapmak bu ferasetin bir parçasıdır.

14 Şubat sevgililer gününde 13 sevgilimizin hayattan ayrıldığı haberini aldık.

Devletin kurumlarına ve yetkili ağızlarına göre hayattan ayrılan 13 kişi “vatandaş”tı yani bu ülkeye vatandaşlık bağı ile bağlı olan kişilerdi.

Oysa her birinin şanlı şerefli bir sıfatları daha vardı ve bu sıfatları onları vatandaş olmanın bir adım ötesine geçirip devletin bir uzvu haline getiriyordu.

2 MİT görevlisi, 2 Polis, 1 Astsubay, 4 Uzman Çavuş ve 4 Er statüsünde devlet görevlisi.

Yani vatandaş değil DEVLET’in ta kendisi.

Anlayacağınız hayatlarını kaybettiler değil şehit oldular.

Ve üstüne üstlük 6 yıldır eli kanlı, bebek katili, aşağılık bir terör örgütü olan PKK tarafından kaçırılan devlet personelleriydiler.

Şehit olmalarına dair açıklamayı ise ne İçişler bakanı, ne Milli Savunma Bakanı ne de herhangi bir cumhurbaşkanı yardımcısı veya sözcüsü yaptı.

Şehitlerimizin içimizi yakan açıklamasını Malatya Valimiz Aydın Baruş yaptı.

Yanında kimler var bakalım; 2’nci Ordu Komutanı Orgeneral Metin Gürak, Cumhuriyet Savcısı Muhammet Savran, İl Jandarma Komutanı Albay Necmi İnce ve İl Emniyet Müdürü Ercan Dağdeviren.

Basın açıklamasını yapan Malatya Valimiz Aydın Baruş’un açıklamalarından sonra ülkece şok üstüne şok yaşamaya devam ettik.

Meğer şehit edilen 13 kişi 2015 ve 2016 yıllarında PKK terör örgütü tarafından kaçırılarak 6 yıldır Kuzey Irak’ın değişik bölgelerinde dolaştırıldıktan sonra Gara bölgesindeki sözde cezaevinde tutularak şehit edilen istihbaratçılarımız,  polislerimiz ve askerlerimizmiş.

Konuyla ilgili siyaset yapacak değilim ancak İHA ve SİHA’ları dünyaca ünlü bir devlet olarak 6 yıldır kaçırılıp sağda solda gezdirildikten sonra bir dağda hapsedilen devlet görevlilerimizi bulup kurtaramıyorsak şapkayı önümüze koymamız gerekiyor.

Rahmetli 9. Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel’in dediği gibi “Devlet böyüklerimiz” bu konuyu enine boyuna oturup tartışmıştır ama bir vatandaş olarak ta sorumlu gördüğüm kişiler ve kurumlardan bu konuda birkaç cümle duyma hakkım olsun.

Devletimi bu kadar itibarsızlaştırmaya kimsenin ne hakkı ne de tavır serbestiyeti vardır.

Eğer siz böyle davranıp kurt’u çakal’a boğdurursanız ileri süreçte hakkınızda çıkacak dedikoduları önleyemezsiniz.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu beyefendi katliam haberinden hemen sonra kendi resmi Twitter hesabından “Murat Karayılan’ı yakalayıp bin parçaya bölmezsek bu millet ve şehitlerimiz yüzümüze tükürsün” dese de adama sorarlar:

“Murat Karayılan’ı parçalara ayırmak bu millete bebek katili Abdullah Öcalan’ı asmaktan daha mı fazla bir keyif verecektir?

Veya TRT de seçim arefesinde canlı yayınlara çıkardığınız Osman Öcalan’ın kafasını koparmak Türk milletine daha mı az keyif verecektir?

Hatta dilinize pelesenk olan “İdam teklifi TBMM’de önümüze gelsin kanunlaştıralım” önerisini iktidar olarak hayata geçirmeniz inanın bana Karayılan’ı parçalara ayırmaktan daha keyifli bir icraat olacaktır bu millet için.

Tabi bunlar benim görüşlerim, bakan değilim milletvekili değilim.

Yazdıklarım köşemde okuyucularımla benim aramdaki görüş alışverişinden, dertleşmeden öteye gitmez.

Ama asla unutulmasın ki “zulm ile abad olanın sonu berbad olur.”

Bu ülke ne siyasetçiler gördü ve tarihin derin ve karanlık arşivine gönderdi.

Bir gün gelecek şimdikiler de gidecek.

Burada önemli olan bu millet için bu vatanı dünya liginde bir basamak yukarılara çıkarmak için ne yapıldığıdır.

Akşama kadar sövdüğünüz kurucu liderimiz Mustafa Kemal Atatürk ve kurucu iradede bulunan arkadaşları 100 yıldır bu vatana yaptıklarıyla anılıyor, ya siz nasıl anılacaksınız, kaç yıl anılacaksınız işte bütün mesele bu?

Bu arada bir çift sözümde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli için olacaktır.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı tek adam yapmak için verdiği söz üzerine desteğini esirgemeyen Bahçeli şu anda devleti yönetme noktasında en az cumhurbaşkanı kadar etkin konumdadır.

Böylesi bir güç elindeyken 2007 yılında Erzurum mitinginde o dönemin başbakanı olan şimdi ki ortağı Recep Tayyip Erdoğan’a “Meydanlarda bizim için ‘terörist başını asamadılar’ diyorlar. 129 milletvekilimiz vardı, sizin kadar olsaydı asılıp asılmadığını görürdünüz. Sen neden asmadın. Oğluna gemi alacak para buluyorsun, asacak ip mi bulamıyorsun, alın o zaman şu ipi de asın” dedikten sonra mitinge gelen partililerine ip fırlatmıştı.

Şimdi o ip döndü dolandı tekrardan önünüze geldi sayın Bahçeli, o günkü gibi muhalefette de değilsiniz, muktedirsiniz.

Buyurun Sayın Bahçeli Erzurum’da fırlattığınız ip elinizde, o günkü muhatabınız cumhurbaşkanı sıfatıyla devletin başında ve bayrağında PKK yıldızı olan partinin genel başkanı da her türlü yanınızda.

Gara dağında kafalarına sıkılarak şehit edilen 13 vatan evladı da dahil 1984 Eruh baskınından bugüne toprağa düşen 14.000’in üzerindeki şehidimizin intikamlarını idam kanununu çıkartarak alın, hadi göreyim sizi. 170221