Haber Ülkesi

Süleyman Soylu istifasının perde arkası ve “Luppo” gerçeği

Süleyman Soylu istifasının perde arkası ve “Luppo” gerçeği
Erdinç Güleryüz
Erdinç Güleryüz( erdinc@haberulkesi.com )
18 Nisan 2020 - 0:59

Geçen hafta cuma akşamı sokağa çıkma yasağı ile “acaba iki günde açlıktan ölür müyüz” diyerek kendisini sokaklara atan, sosyal mesafe kavramını yerle bir ederek “olsun belki de İngiltere gibi bağışıklık kazanırız, Allah büyüktür” diyen ve sokaklarda kuyruk oluşturan vatandaşlarımız,çok geçmeden ikinci bir şok dalgası ile karşı karşıya kalarak Süleyman Soylu’nun istifası ile sarsıldılar!

İşin tuhaf tarafı, sosyal medyada iktidarı destekleyenlerin dışında sağ eğilimli ama Bahçeli’den dolayı hareketten soğumuş ve genel olarak alternatifsiz hisseden muhalif kesimde olanlar bile Süleyman Soylu’ya destek vererek, istifasını geri çekmesi yönünde paylaşımlarda bulundular.

Tabi ki bir siyasetçinin herkes tarafından sevilmesi, özellikle ülkenin kutuplaştığı bir dönemde olumlu bir gelişmedir. Tabi burada bazı şeylerin de hatırlanarak ve bilerek destek verilmesi daha anlamlı olur. Çünkü geçen seçim döneminde 80 askerimizin şehit edilmesi olayında bizzat sorumluluğu bulunan İmrali Canisinin abisi olan Osman Öcalan, TRT’ye çıktığı zaman Sayın Soylu İçişleri bakanıydı.

Amerika’nın YPG ve PYD’ye binlerce tır dolusu mühimmat, teçhizat ve tıbbı malzeme yardımı gönderdiği bir zaman diliminde de İçişleri bakanı Sayın Soylu idi.

Bu dönemlerde kendisi ekrana çıkıp istifa etse, daha samimi bir duruş olur ve gerek iktidar, gerekse muhalif kanattan yerinde bir karar olarak algılanır ve kendisine saygı duyulurdu. Şu süreçte yapılan istifadan çok kuyrukta elinde Luppo, kola ve pırasa ile bekleyen vatandaşlar daha çok gündeme oturdu. Aslında bir an bende Luppo bulamazsam diye tedirgin olmadım değil. Yani bir evde olmazsa olmazdır Luppo.

Olayın derin bir analizini yapmak gerekirse, Ak parti genel başkanı Ülker grubu ile daha yakın ve öyle sanıyorum ki Süleyman Soylu buna karşı bir hamle olarak “sen Ülker’i destekliyorsan bende Luppo’yu desteklerim” diyerek bir nevi damat Berat Albayrak’a sayın Erdoğan üzerinden mesaj vermek istemiş olabilir.

Bizim gülüp geçtiğimiz gıda ürünleri bile ilerleyen günlerde bir güç savaşına sebep olacak  ince mesajları içeriyor olabilir. Demem o ki derin düşünmekte her zaman fayda var.

Hamd olsun A Haber sayesinde derin düşünmeyi ve dış güçleri öğrendim. Hatırlayın, 2002 öncesi dış güç var mıydı? Şahsen ben hatırlamıyorum !

Neyse ama ben olsam, Coca-Cola’yı protesto etmek isterken yine aynı grubun ürünü olan Fanta’yı içen validen korkardım. Onun ne yapacağını kimse kestiremez!

Evet bunlar işin latifesi olsa da ilk olarak ülkemizde Mart’ın 11’de görülcen covid-19 ile ilgili malesef çok geç önlemler alınmış ve yazının yazıldığı tarih itibari ile ölen vatandaşımız 1769 kişiye ulaşmıştır. İlk duyulduğu an itibari ve vatandaşlarımızın yapı itibari ile yasakları delmek gibi bir karaktere sahip olduğunu düşünerek yarı sıkıyönetim tarzında (özellikle büyükşehirlerde) uygulanarak önlem alınsaydı, bu kadar vaka sayısı ve ölümle karşılaşmıyor olacaktık.

İşin ekonomik boyutuna bakarsak 16.04.2020 tarihinde canlı yayına bağlanan Cumhurbaşkanı sözcüsü sayın İbrahim Kalın, ülke genelinde uzun soluklu bir karantina kararı alınması halinde bunun ekonomiye maliyetinin ne olacağına yönelik bir soru üzerine şunları söyledi:
“Bunun ekonomiye maliyeti çok daha ağır olurdu. Toplumsal hayata ve insan psikolojisine de maliyeti çok çok farklı şekilde olurdu. Bazen insanlar iyi niyetli ama maalesef altında bilimsel veri olmadan bu tür önerilerde bulunabiliyor. Bunlar keyfi olarak ‘şöyle yapalım’ denilip karara bağlanacak konular değil. Bunlar gerçekten devlet aklı ile birlikte ele alınması gereken konular. O yüzden Bilim Kurulu var. O yüzden ilgili bütün birimlerimizin ortak çalışmaları önerileri neticesinde alınan kararlar bunlar.” diyerek bir nevi hükümetin iflasını itiraf eder nitelikte açıklamalar yaptı.

Sadece bu açıklamalara bakarak bile 18 yıllık iktidarları döneminde sürekli istikrardan bahseden Ak parti seçmeninin sorgulaması, sadece 2 aylık bir zamanda vatandaşını maddi olarak idare edemeyeceğinin bir itirafı gibi olsa da seçmenin bunu görmemek için elinden geleni yaptığına ve sadece dertlerinin Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş olduğuna hepimiz kaniyiz.

Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir, haberleri kopyalamayınız.